Hücrelerimizin sağlıklı olarak çalışması için, şekere gerek vardır . Şekerin hücre içine taşınmasında insülin gerekir. İnsülin hormonu eksikliği hücrelerin insülin hormonuna yanıtsızlığı, şekerin kanda yükselmesine neden olur.

Halk arasında şeker hastalığı olarak da bilinen diyabet, günümüzde en önemli halk sağlığı problemlerinden biridir. Diyabet kanda dolaşan glukoz, yani kan şekeri yüksekliği ile seyreden bir metabolizma hastalığıdır. Pankreastan salgılanan insülin hormonu, vücuttaki glukoz metabolizmasını düzenleyememektedir.

Şeker hastalığının belirtileri ve zararlarından bahsedersek eğer, ağız kuruluğu, çok su içme, çok idrara çıkma, kilo kaybı, iyileşmeyen yaralar, halsizlik, yorgunluk, bulanık görme, kaşıntı gibi şikayetlere neden olur.

Hastalığın erken dönemlerinde herhangi bir şikayet olmayabilir. Uzun yıllar sessizce ilerleyebilen şeker hastalığı fark edilmediğinde; kalp hastalığı, damar hastalığı, felç, böbrek hastalığı, göz arkasında kanama, uzuvlarda his kaybına gibi pek çok sorunlara neden olabilir.

Yorgunluk ve halsizlik, ağız kuruluğu sık ve aşırı acıkma açlığa tahammülsüzlük ağızda aseton kokusu, istem dışı kilo kaybetme, göz merceğinden sıvı çekilmesine bağlı olarak bulanık görme, görme bozuklukları görülebilir. Yüksek kan şekerinin sinirlerde yaptığı hasara bağlı olarak özellikle ayak tabanlarında olmak üzere; ellerde ve ayaklarda hissizlik gibi polinöropati dediğimiz nörolojik hasarlar olabilir Bu nedenle düzenli devamlı hekim kontrolü yapmak lazımdır.

Diyabet günümüzde dünyanın en önemli sağlık sorunlarının başında yer alıyor. Diyabet artışında etkili olan faktörler arasında modern yaşam tarzı, fiziksel aktivite yetersizliği, hazır gıdalarla beslenme eğilimi ve obezite yer alıyor. Dünyada her 11 yetişkinden 1’i diyabet hastasıdır,2 diyabetli yetişkinden1’i ne ise teşhis konulmamış yani diyabetli olduğunu bilmiyor. Ülkemizde yapılan çalışmalarda nerdeyse her 5 kişiden 1 inde şeker hastalığı mevcuttur. Diyabetin çok nadir görülen tipleri mevcut olsa da, Tip 1 Tip 2 isminde kabaca iki çeşidi vardır.

Şeker hastalığı tanısı, kan tahlili ile kolaylıkla konur. Bu tahlillerden biri Hemoglobin A1C’dir,buna üç aylık tahlilde denir ortalamayı veya hastalığınızın gidişatının kontrolünü gösterir, her şeker hastası bu tahlili 3 ayda bir mutlaka yaptırmalıdır.

 Hemoglobin A1C değerli ne olmalı dersek, 5,5 olmalı, 5.7-6.4 aralığı diyabet açısından riskli grupta olduğunuzu gösterir. Bu durumda diyabet riskinizi azaltmak için daha fazla hareket etmeniz gerektiğini, fazla kilolarınız varsa vermeniz gerekir. Eğer sonuç %6.5 ve üstü değer çıktıysa diyabetlisiniz demektir. Bu durumda tedavisine başlamanız önerilir. Diyabetli hastalarda kontrol amaçlı ölçülmüş ise; ileri yaş, ciddi kalp ve nörolojik hastalık yoksa % 6.5 altında olması hedeflenmektedir.

Tedavide öncelikli olarak hasta diyet ve egzersizi yapmalıdır. Hastanın kan şekerini düşürmek için 7 farklı grup ilaç vardır. Her grup ilaç değişik mekanizmalarla kan şekerini düşürür. Tek bir ilaçla kan şekeri kontrolü sağlamak çoğunlukla zordur, 2-3 farklı ilaçla beraber kontrol sağlanabilir. Gerektiğinde uygun hastalara insülin hormonu tedavisi eklenir.. Çok çeşitli insülin ilaçları olduğu gibi farklı günlük dozlarda hastaya özel insülin tedavileri bulunmaktadır. Günde tek doz, çift doz, üçlü doz, dörtlü doz insülin tedavisi mevcuttur. Uygun hastalara ve gebelere, gerektiğinde insülin pompa tedavisi uygulanmaktadır.

Kilo kaybı sağlayan cerrahi yöntemler kan şekeri düzelmesi sağlayabilir. Ameliyatlar uygun hastalara, doğru seçilen cerrahi yöntem ile uygulanırsa hastaya en olumlu katkıyı sağlar. Hastaların bir kısmının diyabet tedavisi ciddi manada rahatlar, ilaç tedavisi ihtiyacı azalır.

Şeker hastalığı ciddi bir durumdur, tedavisine önem vermemek takibi yapmamak hayati sonuçlara neden olur , damarlarda hasar sonucu kalp krizi ve felç riski , uzuvlarda kangren riski , Kalp ve Böbrek yetmezliği hastalıkları , görme bozukluğu görülebilir. Bu nedenle düzenli hekiminize gidip takibinizi yapmak sağlığınız ve geleceğiniz için önemlidir.